Euro 2024’e korkunç ama mutlu bir macerayla başladık. Montella’nın, önceki Şampiyona’da başımıza gelenleri bir yere not ettiğini, önlemi elden bırakmadığını gördük. Doğrusu, Milli Takım da o kötü anıları tekrar yaşamak istemiyordu. Zaten yeni oyuncuların varlığı, böyle bir tehlikeyi önlemekteydi.
Sahaya çıkan on bire bakacak olursak… Arda ile başlayınca Montella’nın tercihlerinin hepsinin de doğru olduğuna dair ortak bir kanı oluşmuştu adeta. Ancak oyun başladıktan sonra görüldü ki sahaya çıkan on birde İtalyanların ”punta” dediği klasik bir dokuz numaramız yoktu. Olsun, futbol böyle de oynanabilirdi. Anlayışlı olmaya çalıştık. Hele orta alandan topu kapıp yeniden set oyununa döndükçe Milli Takım’da motorların ısınmakta olduğunu gördük.
Oyun doğru oynanıyordu. Rakip ceza alanına umduğumuzun üzerinde kalabalık oyuncuyla girişimiz umut vericiydi. Duran toplar ve beklediğimiz kornerler de geliyordu. Ne var ki rakip ceza alanına doldurulan, oraya ortalanan toplar sürekli rakip savunmalar tarafından kesiliyordu. Yine de sabırla bekledik. İşte dakika 25… Ceza alanında onca adamla karambolden bir türlü çıkarıp kaleye sokamadığımız top yine Gürcü defansı tarafından ceza alanı dışına atılınca orada bekleyen Mert Müldür’ün enerji, öfke ve ihtiras dolu vuruşuyla bize ilk golü getirdi. Buna ilk gol dedim, inandım ki arkası gelecekti. Arada şu notu da unutmayalım: Montella sağ kanatta oynayan Arda’yı ortaya çekip Barış Alper Yılmaz’ı oraya gönderdi… Verimli oyun devam ediyordu… Ne var ki 32’de Mikautadze ceza alanımızın önünde set oluşturan Gürcistan’ın yakaladığı fırsatı gole çeviriverdi.
İkinci yarıda sette ısrar ederken, rakip Gürcistan’ın geçişlerle yakaladığı fırsatlarda oyuncularımızın telaşla geriye koşup yorulduklarına tanık olduk. Daha da can sıkan durum, savunmada toplanmanın, yerleşmenin ve adam paylaşımının istediğimiz gibi olmamasıydı.
Yine de set oluşturarak önde basmada ısrar etti çocuklar. Bu oyun da Arda ve Hakan’ın daha da etkinlik kazandığı, korner, duran top da üreten bir anlayışı sergiliyordu. Ancak Gürcülerin geçiş ısrarı da zorluk çıkarıyordu. Bu oyun, savunmada sıkıntı yaratırken bizimkilerin de ısrarlı gol arayışına yol açtı. 65’de Arda’nın soluyla ceza alanı dışından yaptığı harika vuruş tıpkı Samsun’da Galler’e attığı gol gibi Gürcülerin de hatırını sormaya yetti.
Madem hatır sorduk, çok öfkeli ve kararlı olduklarını da söyleyelim. Hakçası, ısrarla gol aradılar. İkinci golümüzden sonra öylesine tehlikeli geçişler yaptılar ki baktık, 10 oyuncumuz da kendi yarı alanımızda rakiplerini kovalamaya çalışıyordu.
Montella, sıkıntılı oyuna müdahale etti: 79’da Arda ile Yusuf Yazıcı, Kaan’la Merih Demiral yer değiştirdi. Mert Müldür – Zeki Çelik, değişikliği, sonrasında Kerem’in, Salih’in de oyuna katılışı… Hepsi de maçı onur meselesi yaparak oynadı, mücadele etti. Hele 90+6’da üst üste kazandıkları iki kornerin aşkına kaleci Mamardashvili de gole (!) koşunca… Bizimkiler kaptıkları topla boş kaleye çılgınlar gibi koşup umulmadık bir sonuç yazdılar. Bravo Kerem… İyi yazdın skoru!